İlk Defa Maraton Koşmak / Turkcell Gelibolu Maratonu 14/10/2018


Yemek blogunda bir maraton macerası ne alaka diyebilirsiniz. Beni çok mutlu eden bir olayı sizinle paylaşmak istedim.

Bu koşu ile ilgili bütün duyguları uç noktalarda yaşıyorum. Bir kere 42 Km koşmak için kaydımı tamamladıktan sonra hem korktuğum ama hayalini kurduğum, benim için imkansızı deneyeceğimi ilk defa idrak ettim. Etrafımdaki insanların büyük kısmı koşmayı kendilerine uzak bir spor dalı olarak adlettikleri için, bu konudaki kararım ile ilgili akıl sağlığımı sorgulayan çok cümle duydum. Çoğunlukla gülümseyip geçtim. Çünkü bitiş çizgisinde maraton koşanları izleyip "acaba bir gün ben de  koşabilir miyim?"  düşüncesini onlara anlatmam mümkün değil. Siz de denemeyin. Atletizm ile ilgilenenler ise ne kadar zor olduğunu, duvara çarpmayı, yaşattığı zorlukları anlattılar. Ama siz niye 42 km koştunuz sorusuna pozitif yanıt vermediler. Sonuçta bu benim vermem gereken bir karardı. Kafamda sürekli olarak dönüp dolaşıp geldiğim yer yine başlangıç noktası oldu"acaba koşabilir miyim".Sonuçta denemekten bir şey çıkmaz diyerek koşmaya kararımı verdim.

Cümleleri toparlanmakta zorlanıyorum çünkü hepsi aynı anda aynı kapıdan çıkmaya çalışıyor gibi. İlk defa maraton koşacaksanız eğer internette yüzlerce yerli ve yabancı kaynak, antrenman programları beslenme programları, yarış günü yapılacaklar gibi bir çok yazı var. Ama ben kendi deneyimimi anlatmak istiyorum. Kimseye tavsiye verebilecek düzeyde değilim. Bütün antrenman programları 3 veya 4 ay öncesinden başlar ve yarış gününe kadar uymanız gereken sıkı bir program olarak önünüze sunulur. Ben bunların hiç birini yapmadım çünkü ciddi olarak maraton koşmak aklımın ucundan geçmiyordu. Sadece konusu geçtiğinde bende çok istiyorum bir gün mutlaka koşacağım demekle yetiniyordum. Ben ortalama olarak Temmuz başından beri ortalama olarak aylık 150 km koşuyorum. İster 5 km olsun ister 21 km olsun ama mutlaka haftanın 4 veya 5 günü koşuya çıkıyorum. Koşmak bana kendimi iyi hissettiren bir şey. Eylül başlarında beni çalıştıran hocam Kutlay Bey, 14 ekim tarihinde Turkcell Gelibolu Maratonu'nun başlangıç için iyi bir yarış olduğunu karar verdi. Verdi vermesine ama yarıştan önceki bir aylık süre içinde de hazırlanmama olanak yoktu çünkü üç haftalık bir kısmını önceden planlanmış nefis bir tatil için ayırmıştım. Yarıştan önceki hafta ilk kez ve son kez 30 km'lik bir koşu yaptım. Bu kadar az hazırlıkla maraton koşmanın delilik olduğu konusunda bütün uzun mesafe koşan arkadaşlar ile hemfikirim. Yine de denemeye değerdi. Kendimi istediğim yerde istediğim zaman bırakacağım konusunda ikna ettim ki bu benim için çok zor bir şey. Yarıştan önceki hafta sonu dediğim gibi bir 30 km kadar güle oynaya koştum. Yarış haftası ise 5 km - 6 km gibi kendimi yormadan sakin sakin koşular yaptım.


Yarış günü sabahı çok heyecanlıydım. Nasıl olmayayım ki ilk maraton, yeterince hazırlık yok, daha önce ilk kez yarı maraton koşarken dağılmıştım. Bu kez mesafe tam iki katı ve ben benzer şeyler yaşamaktan korkuyordum. Tam koşu başladığı anda çok fazla endişeli olmama rağmen bu kez "istediğim yerde, istediğim zaman vazgeçerim" düşüncesini bir anda bir kenara bıraktım. Elimden geldiğince bitirmeye çalışacaktım. gerekirse 6 saat yürürüm, koşarım yine bitiririm derken buldum kendimi. Bütün koşu boyunca sürekli kafamın içindeki iç sesler  eşliğinde koştum. Yarışı kendimce iki 21 e böldüm. İlk 21 km'lik kısmı hafif tempo koşmayı, ikinci 21 km de ise geri saymayı planladım. Bu bana çok yardımcı oldu. Çünkü her şekilde 21 km koşabiliyorum mesele devamındaki kilometreleri koşabiliyor muyum ve geriye doğru saydığım her km bana moral olacaktı. Ayrıca beni çalıştıran hocam bütün koşu boyunca yanımda olacağını bilmek de sakinleşmemi sağladı. Güzel bir sürpriz  de son anda 21 km göğüs numarası ile 42 koşmaya karar veren bir arkadaşım da yanımda yer aldı. Böylece biz 3 silahşörler başladık koşmaya.

İlk 21 km oldukça temkinli koştum  sanki antrenman yapıyormuşcasına yavaş, sakin ve rahat olmaya çalıştım. İkinci 21 km girdiğimde beni bir heyecan aldı. Yorulmadığım halde az dinleneyim dedim yürümeye başladım 5-10 adım attım geri koşmaya başladım ve bundan sonra 36. km kadar hiç durmadan koştum. 35. Km bitirdiğimde duvara çarpma denilen  olayı yaşamadığım için bir mutluluk nidası attım. Attığım ile kaldım. Çünkü heyecanlanıp, aldığım nefesi yetirmeyi başaramayınca soluksuz kaldım. Yani o kadar koş hiç bir şey olmasın 36. km de çok sevinmem bir anda nefesimi kesiverdi.. Tekrar normal dönmem ne kadar süre aldı bilmiyorum çünkü koşmaya devam ettim. Zamanla sanki vücudum kontrolüm dışında kendini otomatiğe almış koşuyormuş hissi geldi.. Sanki benim bedenim değildi. 42. Km bitirdiğimde hala kendime inanamıyordum. Çünkü eğer "Finish" yazısını görmeseydim koşmaya devam ederdim. Yürürdüm koşardım bilmiyorum ne yapardım ama mutlaka devam ederdim. Ama bir kez o çizgiyi geçtikten sonra kendimi bırakıverdim. İşte en yorulduğum, yarışın olumsuz etkilerini hissettiğim yer orası oldu. Bitti hadi gidelim demek geldi içimden. 

Peki ya ilk maraton deneyimimi ardından neler oldu. Öncelikle ilk maraton koşusunu tamamlayıp, 11 saat yolculuk yapıp hemen arkasından hiç uyumadan duşunu alıp, üstünü değiştirip işe giden fazla bir koşucu olduğunu sanmıyorum. Fiziksel olarak ufak tefek yaralanmalar hariç ilk 24 saat acı ve yorgunluk hissetmedim. Tuhaftı çünkü bacaklarımın ağrısında kötürüm kalırım yorgunluktan serilir kalırım adım atamam diyordum. Bunların hiç biri olmadı. Yalnız devamındaki 15 gün boyunca değil koşmak yürümeyi dahi canım istemedi. Oturduğum yerde uyuklamaya başladım 8 saat uyku yetmez oldu. İştahım açıldı, çok yemeye başladım kilo aldım. 
Psikolojik etkilerine gelince hala kendime bir inanamazlık içindeyim.Koşarken en büyük engelin beynimdeki " şimdi bırak.. tamam yoruldun bırak.. kendini bırak" olduğunu fark ettim. Neredeyse her adımda kendimle mücadele ettim. Öte yandan bitirdikten sonra üzerinden 15 gün geçmiş olmasına rağmen "hala" çok mutluyum bu nasıl bir mutluluksa kelimelerle ifade edemiyorum ama bir anda mutluluk hapı almışım gibi dünya gözüme çok güzel görünüyor. Öte yandan ilk günlerde hızlı karar verme yetim zayıfladı. Daha yavaş düşünür oldum. Aynı anda bir çok şeyi planlamaya başladığımda kafam karışıyordu.. Kendime sürekli "sakin ol yavaş ol" uyarısı yapıyordum. Neyse ki bu kısmı hızlı atlattım. 

Önemli bir şey daha ben bunu tek başıma yapmadım.Koşu antrenörüm Kutlay Koz koşunun başından sonuna kadar beni yalnız bırakmayarak benimle birlikte koştu. O olmasa bitirebilir miydim hiç bilmiyorum. Çünkü bana benden daha fazla inanıyordu. Bir elinde su bir elinde üzüm ile son 20 km beni besledi resmen. Bir kuş sütüm eksikti yani :)) Kendisini bu kadar koşuya adayan bir başka insan var mı bilmiyorum.  Benim hayatıma koşuyu kattığı için kendisine olan sevgim saygım sonsuz.. 
Bu benim için unutulmaz bir anıydı. Kendi sınırlarımı denedim. Ben yarışmadım sadece 42.198 metrelik parkuru koşabileceğimi, hiç değilse yürüyerek bitirebileceğimi kendime ispat etmek istedim. Ettim de.. çok mutluyum çok..


Popüler Yayınlar